Müdahalenin Meni Davalarında İhtiyati Tedbir Talep Edilebilmesi

Av. Süleyman Hilmi Öztürk

9/8/20245 min read

white and red wooden house miniature on brown table
white and red wooden house miniature on brown table

Müdahalenin Meni Davasında İhtiyati Tedbir Talep Edilip Edilemeyeceği Hakkında

El atmanın önlenmesi davası, ayni hak sahiplerinin (örneğin mülkiyet, intifa, oturma hakkı sahiplerinin) veya şahsi hak sahiplerinin (örneğin kiracıların) haklarına yapılan haksız müdahaleleri engellemek için açılan bir davadır. Bu davayı, taşınmaz veya taşınır mal üzerinde hakkı olan kişiler, haklarına yönelik engellemeleri, kısıtlamaları veya ihlalleri ortadan kaldırmak amacıyla açabilirler. Örneğin, bir mülk sahibinin, mülküne haksız bir şekilde giren birine karşı bu davayı açma hakkı olduğu gibi, kiracı da kira sözleşmesine dayanan haklarını korumak amacıyla müdahalenin önlenmesini talep edebilir. Bu dava ile mülkiyet, intifa, oturma hakkı gibi sınırlı ayni hakların veya kira gibi şahsi hakların korunması sağlanır.

Davanın Koşulları

El atmanın önlenmesi davası açılabilmesi için üç ana koşulun bir araya gelmesi gerekir:

  1. Ayni veya Şahsi Hak Sahibi Olmak
    Davayı açan kişi, taşınır veya taşınmaz mal üzerinde ayni hak (mülkiyet, intifa, oturma gibi) veya şahsi bir hakka sahip olmalıdır. Aynı zamanda, kira sözleşmesi gibi şahsi bir ilişkiye dayanan haklar da bu davayı açmaya imkan tanır. Örneğin, kiracılar, kiralanan taşınmazın haksız işgali durumunda bu davayı açabilirler. Tapu sicilinde kayıtlı ayni hak sahipleri veya taşınır mallarda zilyetlik hakkını ispatlayan kişiler dava açma hakkına sahiptir.

  2. Müdahalenin Başlaması veya Başlama Tehlikesi
    Davanın açılması için müdahalenin gerçekleşmiş olması veya müdahale tehlikesinin bulunması yeterlidir. Gelecekte olası bir müdahalenin önlenmesi amacıyla da bu dava açılabilir. Dava ile amaçlanan, mevcut müdahaleyi sona erdirmek veya olası bir müdahaleyi engellemektir.

  3. Müdahalenin Haksız Olması
    Müdahalenin hukuka aykırı olması gerekmektedir. Haksız el atma, doğrudan veya dolaylı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Örneğin, taşınmaz üzerinde çöp dökmek doğrudan bir el atma iken, taşınmazın manzarasını kapatmak dolaylı el atmaya örnek verilebilir. Yasal dayanağı olan müdahaleler haksız sayılmaz. Örneğin, geçerli ancak feshedilmemiş bir kira sözleşmesine dayanarak taşınmazı kullanan kişi, haksız el atma iddiasında bulunamaz.

Yargıtay'ın genel yaklaşımı müdahalenin meni davalarında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği yönünde olsa da acil bir halin bulunması durumunda ihtiyati tedbir talebine karar verilebileceğine ilişkin Yargıtay kararları vardır bu nedenle müdahalenin meni davalarında ihtiyati tedbir kararlarının verilebileceği çeşitli uzman görüşleri ile savunulmuştur:

Yargıtay 11. HD., E. 2012/17628 K. 2013/366 T. 10.01.2013

T.C. Yargitay Başkanlığı - 11. Hukuk Dairesi

Esas No.: 2012/17628

Karar No.: 2013/366

Karar tarihi: 10.01.2013

‘’...Talep, ihtiyat tedbir istemine ilişkindir. HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbir şartları düzenlenmektedir. Bu maddede, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” denilmektedir. Mahkemece açıklanan madde hükmü dikkate alınmaksızın, gecikme sebebiyle bir sakınca veya ciddi bir zararın doğabileceği nazara alınarak, ihtiyati tedbir verilmesi şartları oluştuğu halde, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, mümeyyiz ihtiyati tedbir isteyenin temyiz itirazının kabulu ile kararın ihtiyati tedbir isteyen yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir...’’

6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU’NA GÖRE İHTİYATİ TEDBİRLER Araş. Gör. Dr. Cengiz Serhat Konuralp

‘’Hâkim, davanın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı veremez. Örneğin mahkeme aynı çekişmeli olan mallara ait tedbir kararlarında davanın ve uyuşmazlığın esasını çözer mahiyette malın zilyedinden alınarak davacıya verilmesine karar veremez. Yargıtay, davanın esasını çözümler tarzda karar verilemeyeceğini değişik tarihlerdeki kararlarında belirtmiştir. Yargıtay’ın bu ilkeye istisna tanıyan nitelikte kararları da mevcuttur. Örneğin kömür ocağından çıkan toprakların köye ait otlağa dökülmesinin önlenmesi için müdahalenin men’i talebiyle açılan davada, sonradan giderilmesi çok güç olacak zararın engellenmesi için oraya toprak atılmasının yasaklanmasına ihtiyati tedbir yoluyla karar verilebilecektir. Bu bağlamda mahkemelerin davanın sürüncemede bırakılmasına yol açmayacak nitelikte ihtiyati tedbir kararları vermeleri gerekir. Zira bazı durumlarda davacı ihtiyati tedbirin etkilerini yeterli görerek davayı yeteri kadar etkinlikle takip etmeyebilir.’’

Atıf Yapılan Yargıtay Kararı

Yargıtay 7. CD., E. 1994/13098 K. 1995/7109 T. 24.01.1995

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 7. Ceza Dairesi

Esas No.: 1994/13098

Karar No.: 1995/7109

Karar tarihi: 24.01.1995

‘’ Sanığın işlettiği kömür ocağından çıkan toprakları Yağcılı Köyü tüzel kişiliğine ait meraya döktüğünden bahisle müdahalenin önlenmesi için açılan dava sırasında 30.7.1992 tarihli davacının talebi uyarınca aynı tarihte yapılan keşifte "dava konusu taşınmaza toprak ve kömür atma işleminin tedbiren durdurulmasına, karar verilerek.’’

ALANGOYA, Yavuz Davanın Esasını Çözümleyecek veya Böyle Bir Sonuç Doğuracak Biçimde İhtiyati Tedbir Kararlan Hakkında, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 2, Aralık 2007, Sayfa: 325-344

‘’...Kanaatime göre bir yandan ifa nitelikli ihtiyati tedbirlerin alınabileceğini kabul edip, diğer yandan bu tedbirlerin tarifini verip buna yasak getirmek yolundaki çelişki, ihtiyati tedbirin, esas davadaki ihtilafi kesin olarak halledemeyeceği düşüncesinin farklı bir şekilde ifadesi çabasından ileri gelmektedir. Burada belirtilmesi gereken, ihtiyati tedbirlerin esas davada verilecek hüküm bakımından bir bağlayıcılığının olmadığıdır. Esas davanın hakimi nihai hükmü verirken ihtiyati tedbir kararı ve gerekçeleri ile bağlı değildir. Gaul'ün haklı olarak belirttiği gibi söz konusu olan yasak, ifa nitelikli tedbir yasağı değil ihtiyati tedbir kararının esas yargılama hakimini bağlama yasağıdır; yazar böyle bir yasağın sarih olarak ZPO'da yer almamasının, kanun koyucunun bunu tabii görmesinden kaynaklandığına işaret ediyor; ihtiyati tedbir bu anlamda esas hüküm bakımından bağlayıcı olmadığı gibi taraflar arasındaki maddi hukuk durumunda da herhangi bir değişiklik yapmaz". Esas yargılama sonunda, ihtiyati tedbir kararı ile bağdaşmayan bir hüküm verilebileceği kuşkusuzdur, bkz. HUMK m.110, 112. Esas yargılamanın teminatlarını (tam ispat, hukuki dinlenilme hakkı) tam olarak ihtiva etmeyen ihtiyati tedbir yargılamasında verilecek kararın devamlılık gösterebileceği ve esas hakkında devamlılık kazanabileceği hususu da bir ihtimalden ibarettir. Bu ihtimal esas davanın açılmasının ertelenmesi şeklinde olabilir ki bizim hukukumuzda bu mümkün değildir, bkz. HUMK m. 10946...’’